
Telefon ya da oyun bağımlılığı nitelendirmesi için öncelikle çocukta bir kontrol kaybından söz edebilmek gerekir. Elbette her telefonu eline alan yahut oyun oynayan çocuğu bağımlı olarak tanımlamak doğru olmayacaktır. Ancak çocuğun ihtiyaç duyduğu sosyal ya da kişisel aktivitelerine oyun ya da telefon için daha az zaman ayırıyor yahut ihmal ediyor olması bağımlılık noktasında değerlendirilebilecek unsurlardandır. Telefon ya da oyunda geçirilen süre, çocuğun hayatında kötü gelişmelere sebebiyet vermesine rağmen çocuk tarafından tercih edilmeye devam ediliyorsa yahut çocuk istemesine rağmen süreyi azaltamayıp oynadığı süre artış gösteriyorsa, çocukta bağımlılığa karşı dikkat edilmesi gereken bir noktada olduğu söylenebilir.
Oyun ya da telefon bağımlılığında çocuk daha önce beraber olmaktan mutluluk duyduğu akran ya da yetişkinlerle vakit geçirmeyi önemsemeyecek, istemeyecek bir hale gelebilmektedir. Oyun oynamadığı ya da telefonda vakit geçirmediği zaman kendisini bir boşlukta hissedip oldukça kötü hissedebilmektedir. Oyun oynamayı hayatının adeta merkezi haline getirip oynayamadığı durumlarda birtakım saldırgan tavır ya da agresif, dürtüsel tutumlar geliştirebilmektedir. Başta okul yaşantısı olmak üzere bulunduğu çeşitli ortamlarda ciddi bir başarı ve motivasyon kaybından söz etmek mümkündür.
Telefon ve oyun bağımlılığının her yaş hatta her gelişim dönemindeki çocuk ve ergenlere yönelik ciddi bir risk oluşturduğu söylenebilir. Çoğunlukla tercih edilen oyun ya da telefondaki içerik, yaş grubuna uygun olarak seçilmemektedir. Dolayısıyla oyundaki ya da içeriklerdeki verilen mesajlar çocuktaki özgüveni, empati yeteneğini, duygu kontrolünü ciddi şekilde zedeleyici faktörleri içerisinde barındırmaktadır. Özellikle savaş, öldürme, dövüş eksenli olan oyunlar çocuklarda belirgin düzeyde korku ve kaygı düzeyinin artmasına, birtakım saldırgan dürtülerin tetiklenmesine sebep olabilmektedir. Maruz kalınan bu içeriklerin etkisiyle okul ortamında çocuk zorbalık uygulayan ya da zorbalığa uğrayan taraf olabilmektedir.
Peki ne yapılabilir?
Öncelikle ekranda geçirilen sürenin belirli zaman dilimleri arasında olabileceği çocuğa aktarılmalıdır. Öyle ki okuldan gelir gelmez başlayıp uyuyana kadar devam eden ya da tatil zamanları sabahlara kadar sürecek bir zaman diliminden bahsedilmediği çocuğa net bir şekilde ifade edilmelidir. Elbette bu noktada çocuğun ev ve okul içerisinde aldığı sorumluluklar ve çocuğun bu sorumlulukları ne derece yerine getirebildiği de önemlidir. Sorumlulukların bu noktadaki kilit görevi, çocuğun okulda geçirdiği süre dışında her anını oyun oynayarak değerlendirmesine müsaade etmemesidir. Ev ve okul içerisinde yapması gereken sorumlulukları devam ettiren, kurallara aşina olan çocuk zaten bu sorumlulukları yerine getirdikten sonra oyun oynayabileceği algısına kolaylıkla sahip olabilmektedir. Çocuğun oynadığı oyunlar indirilip ebeveyn tarafından da deneyimlenebilir, çocuğun telefonda vakit geçirdiği platformlarda ebeveynler de profil oluşturarak var olabilirler. Böylelikle çocukla hem bu kanaldan iletişim sağlıklı bir şekilde devam ettirilebilir hem de çocuğa aşırı baskı uygulamadan kontrol mekanizması ebeveyn tarafından işletilebilir.
Çağımızın çocuklar için en büyük tehdit edici faktörlerinden biri olan telefon ya da oyun bağımlılığı, çocuğun tek başına kolaylıkla atlatabileceği bir süreç olmanın gittikçe ötesine geçmektedir. Bu noktada yukarıda ifade ettiğimiz şekilde bağımlılık ihtimali bulunan belirtiler fark edildiğinde yapılması gereken adımlar atılmış olmasına rağmen bir sonuç alınamıyorsa, vakit kaybetmeden bir uzman öncülüğünde sürece devam etmek gerekmektedir.