Skip to main content
Genel

ÇOCUKLARDA ANKSİYETE (KAYGI) VE KORKULAR

Çocuklarda kaygı ve korkulardan bahsederken öncelikle ikisi arasındaki ayrım yapılarak başlanılabilir. Korku dediğimiz zihnimizin tehdit olarak algıladığı, kaynağını bildiğimiz ve o kaynak ortaya çıktığı anda verilen bir tepkidir. Örümcekten korkan birinin odada örümcek görmesiyle yaşadığı heyecansal tepki, korkuya örnek olarak verilebilir. Burada kişinin korkusunun kaynağı örümcektir ve o ortaya çıktığı anda bir korku yaşamaktadır. Kaygı ise kaynağını bilemediğimiz ve zihnimizin belirli bir tehdit edici faktör olmadan yaşadığı tedirginlik halidir. Korkuda kaynak ortadan kaldırıldığında yaşanan korku ortadan kalkabiliyorken; kaygıda kaynak belirli olmadığı için tedirginlik halinde bir devamlılık söz konusudur.

Çocuğun yaşadığı kaygının en temelde işlevsel bir görevi bulunmaktadır. Bu tepkiler çocukları tehlikelere karşı koruyacak, onlara karşı tedbirli olmalarını sağlayacak bir alarm işlevi görmektedirler. Bu noktada kaygının düzeyi ön plana çıkmaktadır. Kaygının hiç olmaması da çok yoğun bir düzeyde olması da çocuğun işlevselliğini bozacak etmenlerdendir.

Örnek olarak eğitim hayatı için önemli bir sınava girecek olan öğrencinin bu süreçte ya da sınav anında hiç endişe duymayıp sınava hazırlanmaması, sınav esnasında süreye ve sorulara yeterince önem vermemesi başarısızlıkla sonuçlanacaktır. Bununla beraber sınav sürecinde yetersizlik ve yetiştirememe noktasında yüksek kaygı yaşayıp sınav anında süreyi ve heyecanını bu sebepten iyi yönetemeyen öğrenci de benzer durumu yaşayacaktır. Kişinin geleceğine ve onu etkileyeceğini bildiği bir sınava dair işlevsel düzeyde kaygı duyması sağlıklı olandır.

Çocuklarda kaygı pek çok yaş grubunda ve gelişim düzeyindeki çocukta kendisini gösterebilir. Yaşamın ilk yıllarında bakım verenden ayrılma, aniden memeden kesme durumlarında kendisini görülebilirken; dört-altı yaşlarında yeni bir kardeşin aileye dahil olması, karanlık, yüksek düzeydeki sesler kaygıda etkili olabilmektedir. Yedi yaş civarında ise okula başlama, akran zorbalığı, akademik başarısızlık; ergenlik dönemi itibariyle değişen beden algısı ve beğenilmeme düşüncesi, bu düşünceyi besleyecek tarzda aile ya da arkadaşlardan gelen olumsuz yönde eleştiriler, duygusal, fiziksel ve psikolojik açılardan uygulanan baskı, ebeveynlerin çocuklarıyla alakalı verdikleri kararlarda ortak bir tutum sergileyemiyor oluşları, bu tutarsızlık durumu, yaşanılan ortamda mevcut ekonomik yapı, geleceğe dair umutsuzluk, çocuk ve ergenlerde görülebilecek kaygının sebeplerinden olabilmektedir.

Bu bağlamda kaygı bozukluğu bulunan çocuk ve ergenler, dikkatini toplamakta güçlük yaşama, huzursuzluk ve endişeli bir ruh hali, delirme korkusu, kontrolü kaybetme ya da ölüm korkusu şikayetlerinde bulunabilmektedirler. Fiziksel olarak uyku bozukluğu problemi, baş ya da mide ağrısı, vücudun belirli bölümlerinde karıncalanma hissi, kusma, terleme gibi belirtileri de olabilir.

Yukarıda ifade edilen belirtiler mevcutsa ve altı ay kadar bir süre geçmesine rağmen azalış olmaksızın devam eden bir kaygı durumu varsa bir psikoloğa başvurulması gerekmektedir.

Leave a Reply

Open chat
1
Merhaba, nasıl yardımcı olabiliriz?